top of page

ANATOMY OF A FALL

  • Yazarın fotoğrafı: Gözde Dikmen
    Gözde Dikmen
  • 11 Mar 2024
  • 3 dakikada okunur

(Dikkat spoiler/ sürpriz bozan içerir.)

 

Fransız yönetmen Justine Triet'in, 76. Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile dönen, son filmi ‘Anatomy of a Fall’, bir düşüsün ve ardından gelen ölümün gizemiyle başlasa da merkezinde farklı bir düşüşü analiz ediyor: Bir ilişkinin/ evliliğin düşüşünü. Bir evliliği tam olarak anlamak için onun bir parçası olmanız gerekir ve o zaman bile iki taraf tamamen farklı dillerde iletişim kuruyormuş gibi görünebilir. Almanya doğumlu başarılı yazar Sandra Voyter (olağanüstü bir Sandra Hüller) ile onun Fransız kocası, yazar Samuel Voyter’in (Samuel Theis) evliliğinde tam anlamıyla durum böyledir; bu evlilik de, Triet'in sürükleyici, dolambaçlı filminde adım adım irdeleniyor. Filmin açılışının ‘Ne bilmek istiyorsun?’ sorusu ile başlaması da bu bakımından tesadüf değil; bu sorunun cevabı filmin tamamına ustaca yayılarak bize sunuluyor…


ree

Samuel'in ölü bulunması, bu ölümün şüpheli ve çiftin 11 yaşındaki görme engelli oğlu Daniel’ın davanın kilit tanıklarından biri olması, Sandra’yı zor durumda bırakarak onu mahkemede yargılanmasına neden oluyor. Ve böylece tüm mahkeme salonuyla birlikte biz de bir ilişkinin düşüş sürecine şahit oluyoruz. Mahkeme salonunda geçen filmlerin başarılı veya başarısız olma durumu, tamamen senaryonun gücüyle de eşdeğer bir olgu. Triet ve eşi Arthur Harari'nin birlikte yazdığı, katmanlı ve sağlam senaryo ile film, gösterişsiz ama güçlü bir şekilde öne çıkarak akıllara kazınıyor; izleyicinin dengesini bozuyor, önyargılarımızdan ve varsayımlarımızdan yararlanıyor. Mahkeme filmlerinin en büyük özelliği diyaloğun fazla olmasıdır ve dolayısıyla belli açılardan sıkıcı bir hal alma riski de çok fazladır. Ama, bu sahneleri ve diyalogları o kadar iyi kotarmışlar ki heyecanı hiç düşmüyor. Filmin durağan bir şekilde ilerlemesi de bu heyecana asla gölge düşürmezken, izleyicinin üzerindeki gerilimin kalktığı bir an bile neredeyse yok.


ree

Film, evliliğin, birkaç yerinde renklerin görülebileceği ama bütüne bakıldığında tam ne olduğunun anlaşılamayacağı bir mozaik olduğuna işaret ediyor. İki kilit flashback dışında, Sandra ve Samuel’in ilişkisine dair sadece mahkemede sunulan kanıtlar ve tabi ki Sandra’nın anlatımları üzerinden bir bilgi ediniyoruz; tüm bunlar da yavaş yavaş düşen bir ilişkinin kırıntıları. Savcılığın, her durumu manipüle ederek Sandra’nın katil olduğunu kanıtlamaya çalışma şekli, aslında yargılananın ‘kadın’ olma durumunu da ön plana çıkartıyor. Bu durum, toplumun kadını soktuğu kalıpların dışında duran, hayattan istediklerini alan ve bunun için özür dilemeyen bir kadına duyulan rahatsızlıktan ileri geliyor. Aynı zamanda, karşımızda, cinayet ve hayatta kişisel olarak yaptığı tercihler üzerinden yapılan tüm bu suçlamalar karşısında da asla istifini bozmayan, sakince cevaplar veren, kendinden emin bir kadın var ve tabi ki bu suçlanan kadından beklenen mağduriyet biçimine de uymuyor. Triet, kamerayı sıklıkla Sandra'nın biraz aşağısına yerleştirerek, onu güçlü, hükmedici bir konuma koyuyor. Ve yine iş bölümü, kadının evlilikteki rolü, toplumun bakış açısı/ onayı gibi başlıklar etrafında sorularını sordurarak da bu konumu destekliyor. Bir yandan da ‘adelet’ kavramı üzerine de düşündürten Triet, bu kavramın tanımını, gözleri görmeyen birinin vereceği karar ile sunuyor. Adalet heykelinin gözlerinin kapalı olduğu düşünülürse, dolaylı olarak olması gerekenin de altını çiziyor.


‘Anatomy of a Fall’un, sağlam bir hikâye üzerine inşa edilen, sakince ilerleyen, çok güçlü performanslar ve net bir yönetmenlik vizyonuyla desteklenen bir gücü, bir çekiciliği var. Triet'in hikâye anlatımı oldukça zekice; parçaları kendimiz bir araya getirebilmemiz için bizi yavaş yavaş bilgi kırıntılarıyla besliyor. Olay örgüsü ilerledikçe katmanlar yavaş yavaş açığa çıkıyor ve bu fazlasıyla övgüye değer bir duruma dönüşüyor. Sandra Hüller en çok vakit geçirdiğimiz karakter ve müthiş bir performans sergiliyor, adeta filmin tamamını sırtlamış durumda. Genç Milo Machado-Graner'in, köpeğini ve piyano çalmayı seven utangaç Daniel rolündeki sessiz performansı da ayrıca alkışı hak ediyor.

 

Justine Triet'nin düşündürten ve fazlasıyla doyurucu eseri ‘Anatomy of a Fall’, bir adamın düşüşüne değil, ilişkilerin parçalanmasına ve sonrasında geriye kalanlara mikroskobik bir bakış sunuyor.


PSİKESİNEMA OCAK – ŞUBAT 2024


*Bu yazı Gözde Dikmen tarafından yazılmıştır ve izin almadan kullanılmamasını rica ederiz.


Yorumlar


© 2020 by Yalın Sinema

bottom of page